Pervane, mum alevinin çevresinde mıknatısi bir güç ile döner durur. Tıpkı sevgilinin mahallesinden ayrılamayan aşık gibi. O kadar ki, gittikçe daha fazla cesaretlenerek daha yakın hareket etmeye, dönerken çizdiği çemberin yarıçapını daraltmaya başlar. Böylece cesareti şevkini artırır, şevki arttıkça da cesaret bulur. Tıpkı sevgilisine yaklaştıkça daha fazla yaklaşmak için bahaneler arayan aşık gibi. Öyle ki, pervane birkaç zaman sonra muma iyice yaklaşmış olur. Bu sefer de onun gerçeğini anlamak ister ve kendısiyle onu aynileştirmek için dönüş çemberini iyice daraltır. Bu da, tıpkı sevgilisine yaklaşınca ona dokunmak, onunla konuşmak, onun sıcaklığını duymak isteyen aşığın haline benzer. Ve nihayet pervane mumun ateşine kanadını uzatır/kaptırır ve yanmanın ne demek olduğunu hakka'l-yakin öğrenir. Önce duyarak/okuyarak, sonra da görerek edindiği yanış bilgisi bu sefer gerçeklik kazanır ve aşk ateşi pervanenin narin vücudunu küle döndürür. Tıpkı aşığın aşk ateşiyle yanıp yakılması v...