Ben de bu hastalığa yakalanmış biriyim aslında, bazen ortaya çıkıyor. :) Sorun nerede? Sorun İdealizmin bizi gerçeklerden uzaklaştırnasındadır. Görüş alanımıza perde inmesini sağlar. Herhangi bir konudaki fikrin nasıl olması gerektiğini tanımlarken kaynaklara bakmaz. Sadece ne olması gerektiğini ortaya koyar.
Örneğin bir işi 10 saatte bitirmeniz gerekiyor ama o işi bitirmek için aslında ihtiyacınız olan zamanın 20 saat olduğunu düşünüyorsunuz. 20 saatlik zaman sizin idealiniz ama işin 10 saatte bitmesi gerekiyorsa ne olacak? Burada bir hedef var. Bir yandan 10 saatlik kısmı uzatmaya çalışırsınız diğer yandan 20 saatlik kısmı kısaltmaya çalışırsınız. Bu işlemleri yaparken ideallerinizden fedakarlık yapmanız gerekir (Kuantum düşüncesi ile bakarsak gerekmeyebilir ama o başka konu :) ).
İktisat bilimi bir sosyal bilimdir ve kendisini şöyle tanımlar "İktisat, sınırsız insan ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklar ile nasıl giderilebileceğini inceleyen bilim dalıdır."
İdeal olan nedir? Tüm insanların tüm ihtiyaçlarının aynı anda ve tamamen karşılanmasıdır. Bu mümkün olmadığına göre idealizme bakarken orada kesin doğruları göremeyiz. Ne olması gerektiğini, hedefi görebiliriz belki ama günün yapılması gereken uygulamalarını göremeyiz.
Siyasette de aynı özellikleri görmek mümkün. İki farklı ve birbiri ile çelişen fikir nasıl tamamen gerçekleşebilir? Gerçekleşemez. Kaynaklarımız sınırlı. Aynı yerde yaşıyoruz. O zaman uzlaşma gerekecek. İki fikrin de gerekleri farklı olmasına karşın ortak noktaları bulunacak ve bu ortak noktalar üzerinden gidilerek çözüm bulunacak.
Televizyon kanallarında yapılan tartışma programlarında kimse bu ortak noktalara bakmıyor. Her kişi kendi dediği tam olarak kabul görsün istiyor. Bu yüzden diğer olasılıklar ortaya çıkamıyor. Herkes idealist. Herkes bu hastalığa yakalanmış. Doğru düzgün araştırma yapıp ta ekranın karşısına geçen kaç kişi var acaba? Ben bu programları izlerken beni şaşırtacak olasılıklardan bahseden kimseleri pek göremiyorum. İşte burada anladığım kendi kendimizi sınırlandırdığımızdır.
Ortak aklımız kendini sınırlandırıyorsa bu millet ilerleyebilir mi?
Volkan Özyılmaz
Örneğin bir işi 10 saatte bitirmeniz gerekiyor ama o işi bitirmek için aslında ihtiyacınız olan zamanın 20 saat olduğunu düşünüyorsunuz. 20 saatlik zaman sizin idealiniz ama işin 10 saatte bitmesi gerekiyorsa ne olacak? Burada bir hedef var. Bir yandan 10 saatlik kısmı uzatmaya çalışırsınız diğer yandan 20 saatlik kısmı kısaltmaya çalışırsınız. Bu işlemleri yaparken ideallerinizden fedakarlık yapmanız gerekir (Kuantum düşüncesi ile bakarsak gerekmeyebilir ama o başka konu :) ).
İktisat bilimi bir sosyal bilimdir ve kendisini şöyle tanımlar "İktisat, sınırsız insan ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklar ile nasıl giderilebileceğini inceleyen bilim dalıdır."
İdeal olan nedir? Tüm insanların tüm ihtiyaçlarının aynı anda ve tamamen karşılanmasıdır. Bu mümkün olmadığına göre idealizme bakarken orada kesin doğruları göremeyiz. Ne olması gerektiğini, hedefi görebiliriz belki ama günün yapılması gereken uygulamalarını göremeyiz.
Siyasette de aynı özellikleri görmek mümkün. İki farklı ve birbiri ile çelişen fikir nasıl tamamen gerçekleşebilir? Gerçekleşemez. Kaynaklarımız sınırlı. Aynı yerde yaşıyoruz. O zaman uzlaşma gerekecek. İki fikrin de gerekleri farklı olmasına karşın ortak noktaları bulunacak ve bu ortak noktalar üzerinden gidilerek çözüm bulunacak.
Televizyon kanallarında yapılan tartışma programlarında kimse bu ortak noktalara bakmıyor. Her kişi kendi dediği tam olarak kabul görsün istiyor. Bu yüzden diğer olasılıklar ortaya çıkamıyor. Herkes idealist. Herkes bu hastalığa yakalanmış. Doğru düzgün araştırma yapıp ta ekranın karşısına geçen kaç kişi var acaba? Ben bu programları izlerken beni şaşırtacak olasılıklardan bahseden kimseleri pek göremiyorum. İşte burada anladığım kendi kendimizi sınırlandırdığımızdır.
Ortak aklımız kendini sınırlandırıyorsa bu millet ilerleyebilir mi?
Volkan Özyılmaz
Yorumlar