Adalet ve Kalkınma Partisi icraatlarına baktığımızda "biz" ve "siz" olgusunu her yerde görüyoruz. İdeolojisi ne olursa olsun, bir icraat yapılacaksa bu icraatı toplumun sadece bir kısmını yanına alarak gerçekleştirmesi bana pek mümkün gözükmüyor.
Bakıyorsunuz parti herkes ile kavgalı. Her birine söylediği bir şeyler var. Ordu darbeci, yargı statikocu, anayasa mahkemesi aslında ana muhalefet mahkemesi, monşerler beceriksiz, işçiler açgözlü (işçilere merhamet ediyorlar ama daha fazlası isteniyor), muhalefet tembel, bir kısım köşe yazarları başkalarının avukatı bu liste böyle uzayıp gidiyor (Artık hepsine de bağırılıyor. Söylemler sakin değil bağırarak gerçekleşiyor. Bağırmak yorulmanın, öfkenin ve çaresizliğin işaretidir).
Kimler ile arası iyi? Kendi görüşüne olur verenler.
Hatırlarmısınız bir zamanlar "milli birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olan bu günlerde..." diye başlayan cümleler çok kullanılırdı. Yani topluma birlik olma gerekliliği anlatılmaya çalışılınırdı.
Şimdi ise tam tersi. Ayrışılsın.
Ben 80 darbesi olduğunda 2 yaşındaydım ve o zamanlar neler oldu kendim göremedim. Fakat şunu anlamak çok da zor olmadı. Toplumumuzu ayrıştırmak istediğinizde yapısı çok müsait. Hemen kamplaşma oluyor ve bir noktadan sonra insanlar birbirlerini acımadan katlediyorlar. Bakınız Maraş Katliyamları, Çorum katliyamları.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin söylemlerini doğru bulan kesimin ciddi düşünmesi gereken şudur. Bu parti ülkemizi ayrıştırıyor ve bu ayrışmanın kimseye yararı olmaz, olamaz. Ya çok kanlı günler bizi bekliyor olacak ve yine darbe olacak, ya da bu ayrışmadan vazgeçilecek. İcraatlar anlaşma ile yapılacak.
Herkes şapkasını önüne koysun ve düşünsün. Nasıl ilerleriz? Ayrışarak mı? Birleşerek mi? Eğer birleşerek diyorsanız bizi yönetecek partinin ayrıştırıcı değil birleştirici olması gerekli.
Volkan Özyılmaz
Bakıyorsunuz parti herkes ile kavgalı. Her birine söylediği bir şeyler var. Ordu darbeci, yargı statikocu, anayasa mahkemesi aslında ana muhalefet mahkemesi, monşerler beceriksiz, işçiler açgözlü (işçilere merhamet ediyorlar ama daha fazlası isteniyor), muhalefet tembel, bir kısım köşe yazarları başkalarının avukatı bu liste böyle uzayıp gidiyor (Artık hepsine de bağırılıyor. Söylemler sakin değil bağırarak gerçekleşiyor. Bağırmak yorulmanın, öfkenin ve çaresizliğin işaretidir).
Kimler ile arası iyi? Kendi görüşüne olur verenler.
Hatırlarmısınız bir zamanlar "milli birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olan bu günlerde..." diye başlayan cümleler çok kullanılırdı. Yani topluma birlik olma gerekliliği anlatılmaya çalışılınırdı.
Şimdi ise tam tersi. Ayrışılsın.
Ben 80 darbesi olduğunda 2 yaşındaydım ve o zamanlar neler oldu kendim göremedim. Fakat şunu anlamak çok da zor olmadı. Toplumumuzu ayrıştırmak istediğinizde yapısı çok müsait. Hemen kamplaşma oluyor ve bir noktadan sonra insanlar birbirlerini acımadan katlediyorlar. Bakınız Maraş Katliyamları, Çorum katliyamları.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin söylemlerini doğru bulan kesimin ciddi düşünmesi gereken şudur. Bu parti ülkemizi ayrıştırıyor ve bu ayrışmanın kimseye yararı olmaz, olamaz. Ya çok kanlı günler bizi bekliyor olacak ve yine darbe olacak, ya da bu ayrışmadan vazgeçilecek. İcraatlar anlaşma ile yapılacak.
Herkes şapkasını önüne koysun ve düşünsün. Nasıl ilerleriz? Ayrışarak mı? Birleşerek mi? Eğer birleşerek diyorsanız bizi yönetecek partinin ayrıştırıcı değil birleştirici olması gerekli.
Volkan Özyılmaz
Yorumlar